Bir şarkı dinliyorum, beni eskiye götürüyor; dünden razıyım. Keşke hiç dönmesem “geçmiş” denen ülkeden. Ne deniyor şimdi benim bu ruh halime? Melankoli mi? “Melankoli, hüzünlü olma mutluluğudur.” demiş Victor Hugo. Geçmişe duyduğum özlemle hüzünlenmeye, o hüzünle mutlu olmaya gönüllüyüm sanırım. Nasıl olmayayım? Bildiğin eskimişim, kendimi hiç de ait hissetmediğim bu devirde. Kaybolmak, bir hikâye olarak kalmak istiyorum çoğu zaman. Başka ne hikâyeler de vardır kim bilir? Ne dersiniz? Bir zaman sonra müzayedede sergilenir mi bu hayatlar? Kaça satılır ya da? “Kendini Geçmişte Bulma Sergisi” olsun adı. Haraç mezat satılsın hikâyelerimiz günümüz insanına. Ama ne kimsecikler bulabilsin bizleri ne de anlayabilsin. Bir kırık plak olalım en kuytuda. Ne diyor bir şiirinde Özdemir Asaf? “Seni saklayacağım inan. Yazdıklarımda, çizdiklerimde, şarkılarımda, sözlerimde…” Böyle saklanabilsek keşke, yazıda çizide. Kimse bilmese, görmese. Bir şarkı dinliyorum. Adı “Gölge Çiçeği”. Nakaratı daha güzel ve anlamlı. Artık merak edip de dinlerseniz anlarsınız ya da tam tersi. Nasılsa açamaz gölge çiçeği.
Bu web sitesinde çerez kullanımına izin vermektedir. Web sitesinde gezinmeye devam ederek, bu kullanımı kabul etmiş sayılırsınız. Çerez politikası ve Gizlilik Politikası hakkında detaylı bilgi almak için lütfen ilgili yerlere tıklayınız.